KARAVAN HAYATI AVRUPA TURU 14; GARDA GÖLÜ

Vinci’den unutulmayacak anılarla ayrılıyorduk.  Yaşanan beklenmedik olaylar, her zaman daha çok anımsanır!

Karavan hayatı, çok kısa zamanda çok farklı ortamları görmenizi sağlıyor…

  Rotamızda İtalya’nın en büyük gölü “Garda” vardı. Alp dağlarının güneyinde, bir buzul gölü. Güneyden kuzeye çıktıkça daralan bir yapısı var. Çevresi yemyeşil. Garda’nın güney kıyısının tam ortasında, kuzeye doğru bıçak gibi yükselen incecik bir yarımada var. Adı Sirmione. İlk hedefimiz-Mete Darcan’ın tavsiyesi ile- Sirmione’ de konaklayıp, tarihi yerleri görüp, sarı karpuz yemekti. Bunları yapamadık, çünkü Sirmione haddinden fazla kalabalıktı. Hem konaklayacak bir yer yoktu, hem de yarımadanın kuzey ucuna doğru gittikçe kalabalık arttı, park yeri bile bulamadık.

Böyle durumlar için her zaman bir “B” hatta ”C” planımız vardı. İlkini devreye soktuk. Yaklaşık 45 dakikalık bir yolculukla, Garda’nın doğu sahilindeki Bardolino kasabasında kamping San Nicolo’ya ulaştık. Tam beklediğim gibiydi. Düzenli, sakin, biraz pahalı ama kafa dinlemek için bire bir.    

Burada bir saptamamızın doğruluğuna biraz daha inandık;  Aynı ülkenin kampçı ve karavancıların rağbet ettiği ülke ve bölgeler ya da tercihleri çok belirgindi. Örneğin Garda gölünde ağırlıklı olarak Almanlar konaklıyordu. Daha sonra, Plitvice’de Fransızların, Arnavutluğun güneyinde de İtalyanların çoğunlukta olduğunu gördük…

Neyse, konumuza dönelim. Garda, doğası bozulmamış, sessiz, sakin bir göl. Görüntüler muhteşem. Özellikle gün batımı, görülmeye değerdi!Gölün batı yakasında olduğumuz için, güneş batarken, Alplerin arkasından yansıyan ışık hüzmeleri Garda üzerinde çok farklı renkler oluşturuyordu. Dinlenmek için ideal bir yer! Gölde yüzmek ise ayrı bir keyif! Garda’da 2 gece kalıp biraz dinlenme şansı bulduk.  

Sırada çok merak ettiğimiz yerlerden biri; “Moena” vardı.

   Belki adını bile hiç duymadınız ama ilginç bir bağlantısı var bizlerle…  Bu, italyan alplerindeki şirin köy, her yıl ağustos ayında düzenlediği Türk Festivali ile ünlü!     Bu arada, İtalya’daki Türk varlığını araştırırsanız, San Marinonun biraz kuzeybatısındaki Longiano’nun da Türk kökenleri olduğunu bulabilirsiniz. Birkaç yıl önce Longiano’yu da ziyaret etmiş ve çok etkilenmiştik!     Ama bir sonraki konumuz ve hedefimiz Balaban Hasan ve Moena! Biraz tırmanmamız gerekecek…

YANITINIZI BIRAKINIZ