KARAVAN HAYATI AVRUPA TURU 22; ARNAVUTLUK, JALE BEACH- KSAMİL YOLU!

Karavan ile seyahat etmemizin belki de en önemli nedenleri; güzel sürprizlerle karşılaşmayı ummak ve bilinmeyene duyulan özlem…

Ksamil’e giderken beklentilerimiz çoktu. Çoğu da karşılandı! 

   Kamping Jale’den Ksamil Karavan Kampına ulaşmak için 76 kilometrelik bir yolu katetmemiz gerekiyordu. Türkiye’de bu yolu 1 saat civarında, İtalya’da 50 dakikada alabilirdik. Arnavutluk şartlarında ise navigasyonun belirlediği süre, 1 saat 50 dakikaydı! Anlaşılan yine “macera bizi bekliyordu”!

Trafik yoğun değildi ama yollar zaten zorluydu. Manzaralar muhteşemdi.

Bu kısacık yolda da navigasyonun azizliğine uğradık; Himare’den geçerken, yol sahilden geçiyor görünüyordu ama sahile indikçe daralan yol deniz kıyısında bitti. Sağa-sola park etmiş araçlar yüzünden Karavanımızı geri geri çıkarmak çok zor oldu! Yöre halkına sora sora, Himare kasabasının çevresinden dolaşarak yolumuza devam ettik…

Arnavutluk’un “bakir” yolları!

 Virajlı dağ yolları bazen o kadar daralıyordu ki, 2 otomobil yan yana geçemiyordu! Yerel yönetim buna ilginç bir çözüm bulmuş; yol daralırken karşınıza bir trafik ışığı çıkıyor. Önce anlam veremiyorsunuz, ama yeşilde geçip yolun ilerisinde sıralanmış araçları görünce durumu anlıyorsunuz… Ardından, turkuaz bir sahilde, denizaltı sığınağı dikkatinizi çekiyor. Bu sığınaklar, soğuk savaş yıllarında yapılmış!

Onu da geçiyorsunuz, adı italya’yı çağrıştıran bir yarımada önünüzde; “Porto Palermo” ve Ali Paşa’nın yaptırdığı Kale…

Tepedelenli Ali Paşa, Arnavutluk için simge isimlerden biri… Osmanlı döneminde vezir rütbesi almış. Osmanlı’ya önce çok faydası dokunmuş, sonra “erk” elinde olunca isyan bayrağını çekmiş! “Tepedelenli” Ali paşa denilmesinin sebebi ise Arnavutluk’un Tepelena şehrinde doğmuş olmasıymış. Ayrıca, Osmanlı hazinesine geçmeden önce, Kaşıkçı Elması’nın sahibi yine Tepedelenli Ali Paşa’ymış…

Porto Palermo’dan sonra, yine güzel görüntülerle Arnavutluğun en uzun sahili Borsh Beach’i geçtik.

        

 
   



    Butrint Milli Parkında yer alan çok güzel bir sahil kasabası; Ksamil’e ulaştık. Ksamil Kamping burnumuzun dibindeyken, navigasyon yine bizi çevreden dolaştırıp, sahilde çıkmaz sokağa götürdü. 

    Neyse ki artık “çeliklenmiştik” eşim Figen’in cansiperane yardımları ile o daracık sahil yolundan çıkmayı başarıp hedefimize ulaştık.

   Ksamil Karavan kamping için kesinlikle ayrı bir bölüm açmamız gerekiyor. Bir aile, küçücük bir alanı bu kadar elverişli kullanabilir! Bir aile, konuklarını memnun etmek için ancak bu kadar çabalayabilir! Ve ancak bu kadar güler yüzlü-yumuşak mizaçlı olabilir…
   Kamping’e vardığımızda, yer kalmadığını düşünerek üzülmüştük. Aleksandr, bizi karşıladıktan sonra, yarım saat beklememiz halinde bir yer ayarlayacaklarını söyledi. Önce ana binanın üst katında, yapay çim ve hasır gölgeliklerle yaptıkları deniz manzaralı çadır kampingine çıktık. 
   Sohbet ederken, Linda ‘nın getirdiği buzlu enfes filtre kahveyi yudumladık… Evin düz beton çatısında çadırcılar için öyle güzel bir mekan yaratmışlardı ki, anlatmak imkansız!

   Yarım saat sonra Alexandr, yerimizin hazır olduğunu söyledi. Kamping’in alt parselinde, gölgesiz ama püfür püfür esen,deniz manzaralı bir köşe bizi bekliyordu!




 

YANITINIZI BIRAKINIZ