KARAVANLA EGE TURU 3

BOL DENİZ, BOL BOL DOĞA! TÜRKİYE’NİN EN İYİ KAMP ALANLARINDAN BİRİ; DATÇA-AKTUR!

AFRODİSİAS’TAN AKTUR’A GİDİŞ…

GEYRE’DEN DATÇA AKTUR’A, ZORLU YOLLARI AŞARAK GİTTİK! KARAVAN HAYATI ‘NIN CİLVELERİ…

ULAŞILACAK ÖZEL BİR HEDEF VARSA, YOLDA RASTLADIĞINIZ ENGELLERİN BİR ANLAMI YOKTUR. ZORLUKLAR KOLAY UNUTULUR!

Afrodisias’ta geçirdiğimiz iki güzel, aydınlatıcı, eğlenceli, keyifli günün ardından yola çıkma vakti gelmişti. Görebildiğimiz en güzel müzelerden birini gezdikten sonra, öğle saatlerinde yola koyulduk. Navigasyonun azizliğine uğramak, bizim gibi Karavan Hayatı’nı tercih edenleri bazen yeni maceralar!, bazen de muhteşem manzaralarla buluşturuyor…(devamı yol durumu’nda)

Aktur, Dünya Kamp Karavan Derneği FICC’nin 2017 yılında düzenlediği Dünya Rallisi’ne evsahipliği yapmıştı. Türkiye’de, standartlarının batı ülkelerine en yakın olduğu söylenen kamping burası. Gerçekten de İtalya, Hırvatistan, Slovenya, Arnavutluk, Makedonya ve Yunanistan’da gittiğimiz kampingleri düşününce, işletme anlamında Türkiye’de onlara en yakın olanı Aktur! Doğa ve deniz güzelliğine bakarsak çoğundan avantajlı olduğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz…

İki muhteşem koyu- enfes bitki örtüsü ile kesinlikle en iyilerinden biri! Çevre temizliğine bakılınca, özellikle Küçük Koy, dışarıdan gelen ziyaretçilere açık olmanın dezavantajı ile pek kirli… Ne yazık ki doğa dışı plastik, ambalaj ve metal atıkları çok fazla!

Aktur’a giriş deneyimimize gelince; “Türkiye’nin en iyisi” olarak adlandırılan kamping’in çalışanları da o havaya girmiş! Özellikle resepsiyondakiler kendilerini süperstar sanıyor 😉 Hayatınızı spikerlik yaparak-öğreterek kazansanız bile, Sorularınızı iki kez söylemeden cevap alamıyorsunuz! Her an “Beyaz Saray’a mı giriş yapıyoruz” duygusuna kapılabilirsiniz 😉

Resepsiyon işlemlerini tamamlayıp parselimizi bulunca. Karavanımızı park etmemize yardım eden genç arkadaş, sanki uzay gemisini dünyaya geri getiriyor edası ile; Gel abi, solla, toparla, olmadı… Diyoruz ki “Karavanın sol tarafı bitkilere sürtünüyor”. Cevap; “Böyle düzgün abi, en iyi ben park ettiririm, bana bırak, bu iş bende!” Sonra bakıyoruz karavan çapraz yerleşmiş 🙂 “şüphesiz onlar en iyisini bilir!”…

Her neyse, sonuçta bu güzel tesiste karavanımızı yerleştirdik. Hemen büyük koy’da denize girip serinledik-kendimize geldik. Hem yüksek çam ağaçlarının gölgesinde olmak hem de 200 metre yürüyüp tertemiz bir koyda denize girmek büyük konfor… Orası rüzgarlı ise, yarımadanın ince boynunun diğer tarafında; 300 metre doğuda, çarşaf gibi bir koy daha var!

Aktur deneyimlerimizin ayrıntılarını, bir sonraki bölümde paylaşacağız…

YOL DURUMU:

Navigasyonun azizliği, Geyre’den yola çıktıktan sonra başladı. Karahisar – Tavas yolundan güneye dönüşle bizi götürmesi gerekirken, Karahisar’dan sağa yöneltti. Böylece Çiftlikköy, Altınova, Kale yoluna götürdü. Yolun bu bölümü, bizi yavaşlatması bir yana çok güzeldi. Çevremiz yemyeşil tarım alanları ile doluydu!

Denizli-Muğla yolununun bir bölümünde ulaşım, yol yapımı nedeniyle tek yönden sağlanıyor. Bu bölüm biraz tehlikeli ve sıkıcı…(Gazeller-Muratlar bölümü). Yolun kalan kısmı ise kurallara uyduğunuz sürece sorunsuz! Akyaka’ya iniş, gençliğimden beri en çok sevdiğim yollardan biri! Dünyada bir çok yere gittim, Muğla’dan Akyaka’ya iniş manzarası gibisini görmek çok zordur. Gökova körfezinin yukarıdan görüntüsü dünyalara bedel…

Akyaka’dan sonra Marmaris’e doğru yönelip, “SAYIN Cumhurbaşkanımız sayesinde” yapılan “yeni” otobanımsı yolun bir bölümünü kullandık. Okluk koyu yolundan Datça’ya yöneldiğimiz bölüm ise hala dokunulmamış, daracık köy yolu ama biz bu yolları seviyoruz!

Çubucak yakınlarında ana yolla birleşip, değirmenyanı’nda BP istasyonundan yakıt ikmali yaptık. Ardından, doyumsuz memleket manzaraları eşliğinde AKTUR’a ulaştık…

YORUM YÜZDESİ

YANITINIZI BIRAKINIZ