TÜM DÜNYA’NIN MOROCCO ADIYLA BİLDİĞİ ÜLKEYE, SADECE BİZ “FAS” DİYORUZ!
OTANTİK SÖZCÜĞÜNÜN TAM KARŞILIĞI;
BATIDAN KUZEYE, ORADAN BATI SAHRA’YA, KANYONLAR, ATLAS DAĞLARI, İSVİÇRE DAĞLARINI ANIMSATAN İFRAN, MAYMUN ORMANI, FİLM STÜDYOLARI… OLANCA ÇEKİCİLİĞİ İLE MARAKEŞ VE FARKLI TARZI İLE KAZABLANKA!
BU ARADA AYRI BİR SAYFAYI HAK EDEN AIT BEN HADDOU
FAS’TA GÖRÜLMESİ GEREKEN ÇOK YER VE HEPSİNİN KENDİNE HAS ÖZELLİKLERİ VAR; BİZ KRALİYET BAŞKENTLERİ VE ÇÖL TURUNU TERCİH ETTİK.
RABAT İLE BAŞLIYORUZ…
FAS’A GİTMEYİ PLANLIYORSANIZ, SİZE BİRKAÇ İPUCU VERMEYE ÇALIŞACAĞIZ.
GELENEKSEL HAYAT KORUNUYOR. TABİİ Kİ YÜKSELEN DEĞER MODERN YAŞAM!
KARAVAN HAYATINI ÖZLEDİK, YİNE DE FAS SEYAHATİNİ TUR ŞİRKETİ ARACILIĞI İLE YAPMAK HEM EKONOMİK HEM DE ZAMAN YÖNETİMİ ANLAMINDA DAHA MANTIKLI GELDİ…
Fas, Afrika’nın en kuzey-batı noktası, bu yüzden çok merak uyandıran bir gezi rotası. Dünyada Morocco, Maroc adı ile biliniyor ama bizim için adı “Fes”ten gelen ülke! Arapça ve eski türkçede Magrip(Batı) olarak adlandırılan yer.
HEPSİ BİR ARADA!
Kültürleri Arap, Berberi, Fransız ve Afrika etkisinin tam bir karışımı. Ayrıca Osmanlı’nın Akdeniz’de fethetmediği tek bölge! Mart ayının ortalarında Fas’ta olmak özellikle iklim koşulları açısından doğru bir kararmış. 9 Mart gecesi 5 saatlik bir uçuşla, gece yarısı Kazablanka’ya indik.
Alfa tur’un otobüsü 24 kişilik kafilemizi bekliyordu. 5. Muhammed havalimanından-Rabat’taki otelimize yaklaşık 2 saatlik bir yolculukla ulaştık. Bu uzun ve yorucu yolculuğun ardından, gece 03.00 sularında(Türkiye saati ile 05.00) otelimizdeydik!
EGE ŞİVESİNİN GÜZEL TINILARI, YOLCULUĞUN EĞLENCELİ GEÇECEĞİNİ MÜJDELİYORDU
Bir İzmir firması olan Alfa Tur’u tercih etmemizden dolayı, kafilede İzmir, Denizli ve Nazillililer çoğunluktaydı. Onların, kulağa hoş gelen ege ağzı ile konuşmalarını duydukça, seyahatimizin keyifli geçeceğini hissettik.
RABAT’IN EN ELİT BÖLGESİNDE YER ALAN OTELİMİZDE GECE KULÜBÜ GÜRÜLTÜSÜNDEN UYUYAMADIK!
Otelde, anılarımıza girecek ilk sürprizle karşılandık. Odamıza gelen yüksek müzik sesi ve birbirini tekrar eden, alışık olmadığımız ritm sayesinde yorgunluğumuza rağmen uzun süre uyuyamadık! Resepsiyonu 3 kere aradım, her seferinde 5 dakika deyip kapattılar. Sonuncusuda sinirlenip, siz susturmuyorsanız ben susturmaya gidiyorum dedim. Odadan hışımla çıktım ama sesin kaynağını bir türlü bulamadım. Meğer ses dışardan geliyormuş!
Rive Otelin hemen karşısındaki gece kulübünün eğlencesi devam ediyormuş… Nerede ise 20 saattir yolda olan bizler için, uyumak iyice zorlaşmıştı! Üstelik, tamtam ritmini andıran bu sesleri bir hafta boyunca sık sık duyacaktık 😉
Başkent Rabat’ta modern ve geniş yollar, çevre düzenlemesi ile göz alıcı güzellikte. Fas’ın genelinde büyük şehirlerde bu duygu yaşanıyor. Geleneksel yerleşim yerleri korunmuş ama yeni bölgeleri estetik-modern şehir planlama düşüncesi ile yapmışlar.
SEYAHATE ÇOK HIZLI BİR GİRİŞ YAPTIK
Fas’taki ilk sabahımızda güzel bir kahvaltının ardından, ekstra harcamalarımız için kişi başı 100’er Doları- Dirhem’e çevirdik(1035Fas Dirhemi aldık). Rabat’taki ilk durağımız, bitmemiş Cami Tour Hassan oldu. Tour Hassan’a gelenleri, at üzerinde nöbet tutan iki Kraliyet Muhafızı karşılıyor. Böylece geleneksel yapıyı, hoş bir ayrıntı ile tamamlıyorlar…
ÜNLÜ “BİTMEMİŞ CAMİ”NİN YARIM KALAN MİNARESİ!
60-80 metre olarak planlanan minarenin ancak 44 metresi tamamlanabilmiş. 12’nci yüzyıldan kalan eserde ayrıca, 348 tane kolon ve güvercinlere ev sahipliği yapan duvarlar var. İlginç bir ayrıntı daha; her yan duvarı 16 metre olan 6 katlı kulenin içinde merdiven yerine bir rampa var. Böylece en üst kata müezzin, içerideki rampa ile at üzerinde çıkabiliyormuş!
Regreg Nehri kıyısında seçilen özel konumu sayesinde minare, kilometrelerce uzaktan görülebiliyor… Dost ya da düşman olsun, okyanus tarafından gelenler için de bu ihtişamlı kule bir Deniz Feneri gibi.
RABAT’TA İKİNCİ DURAĞIMIZ ŞEHİR SURLARI VE OUDAİA KALESİ(KASBAH)
Regreg Nehri’nin Atlas okyanusu ile buluştuğu noktada, Rabat’ın ilk yerleşim yerlerinden biri olan Yudaya Kasbah, öteki adı ile Oudaia Kalesi estetik anlamda da çok çekici! Girişte konukları muhteşem bir anıtsal kapı karşılıyor! Aslında, at nalı şeklindeki kemer’in altındaki bu dev kapı savunmadan çok, törenler için inşaa edilmiş.
Buradan Kasbah’ın içindeki en eski yapı olan cami’nin bulunduğu sokakla kalenin okyanusa bakan kuzey ucuna gidiliyor.
Rabatlı ilkokul öğrencileri
Doğu tarafından ise eski yerleşime gidiliyor.
Bölgede “Endülüs Bahçesi” de gerçekten görülmeye değer güzellikte.
ENDÜLÜS BAHÇESİ ÖYLE TEMİZ VE BAKIMLI Kİ, BİR ANDA KENDİNİZİ BAŞKA BİR DÜNYADA GİBİ HİSSEDİYORSUNUZ!
Üzerine titredikleri bahçede, yürüme patikalarının dışına çıkmak ve sigara içmek yasak! Bahçeye geçmeden önce bir kafe’de soluklanıp, Fas’a özgü “etey” çayının tadına baktık. Yeşil çay’ın içine bol nane koyup şeker karıştırarak yapılan bu çay bize pek çekici gelmedi!
Fas’taki ilk günümüzde, sıkı bir yürüyüşün ardından ikinci durağımız Chefchaouen (Şafşafan)’a doğru yola çıktık. Mesafe 224 kilometre ama süre hemen hemen 5 saatti!
