BATI SAHRA! FAS SEYAHATİNDE EN ÇOK MERAK ETTİĞİMİZ YERLERDEN BİRİ!

FES’TEN MERZOUGA’YA GİDİŞ HOŞ BİR MACERAYDI.

ÇÖLDE BİR GECE GEÇİRMEK DE ÖYLE!

DIŞARIDAN BİR KALE GİBİ GÖRÜNEN, İÇİNDE İSE BAŞKA BİR DÜNYA BARINDIRAN OTELİMİZİ ÇOK BEĞENDİK…

ŞIK BİR BAHÇENİN İÇİNE YAPILMIŞ, MODERN BİR OTELDE KALMAK, BAZEN ÇÖLDE OLDUĞUMUZU UNUTTURUYORDU.

AMA BAHÇEDEN ÇIKIP BİRAZ YÜRÜYÜNCE ÇÖL İKLİMİNİ FAZLASIYLA HİSSETTİK.

Merzouga’ya akşam saatlerinde vardığımız için, çölün kendine has renklerini ertesi gün görebilecektik! Otelimiz yatay mimari tarzında yapılmış, her oda farklı tasarlanmış, değişik renkler ve dekorasyon kullanılmıştı. Bu da oteli özgün yapan unsurlardandı. Girişteki geniş, yüksek tavanlı, ferah lobi’nin bir tarafı yemek salonuna, öteki tarafı da odaların bulunduğu bahçeye açılıyordu.

Mart ayında bile gündüz çok sıcak, gece serin olan ortamda bu güzelim bahçenin yazın yeşil kalıp kalamayacağını çok merak ettik.

Buraya gelen turistlerin bir kısmı çöl kumlarının üzerine kurulmuş, çadırlarda kalmayı tercih ediyordu(çadırlar da yeterince konforluydu).

Fes’ten sabah 8’de yola çıkıp akşam 19.00 sularında Merzouga’ya ulaşmıştık. 11 saatte 460 km’lik yol kat ederek, çeşit çeşit yerler görerek, iki uç; Kayak Merkezi’nden Çöl’e gelmiş, yorulmuştuk!

Bir an önce odalarımıza gidip dinlenmekle, hemen yemek yemek seçenekleri arasında sıkışmadık çünkü yemeğimiz 1 saat sonra hazır olacaktı. Odamıza gidip, bin bir kombinasyonu olan aydınlatma sistemini çözüp, biraz dinlendik.

Odamız, görünüşte çok hoş, ama ayrıntılarda pek iyi değildi. Örneğin Tuvalet kapısı adeta kağıttan yapılmış gibi ince ve kalitesizdi. Klozetler, musluklar evyeler de öyle(üzerinde plastik bantlar ve etiketleri duruyordu)! Görüntü güzel, kalite düşüktü! Banyoda havlu asacak bir yer bile yoktu! Bunlara çok takılmadık, çünkü kurt gibi acıkmıştık…

Çöl ortamında beklediğimizden daha iyi bir yemek yedikten sonra, kısa bir çöl yürüyüşünü ihmal etmedik! Uyarılar gereği, bastığımız yere dikkat ettik tabii ki!

Dinlendikten sonraki halimiz fotoğrafa da yansımış…

Bir kamp ateşi etrafında sohbet ve eğlencenin ardından, çadırlar bölgesinden gelen otantik müziğin kaynağına gittik. Rabat’taki ilk gecemizde bizi uyutmayan ritim buydu! Yerel müzisyenlerin -bize pek de çekici gelmeyen- ezgileri eşliğinde biraz eğlenmeye çalıştık.

Fazla vaktimiz yoktu. Çölde güneşin doğuşunu görebilmek için sabaha karşı 05.30 sularında uyanmamız gerekiyordu!


Ve sabah olmadan develerle buluştuk….

Çölün derinliklerine doğru, deve sırtında-pek de konforlu olmayan- yolculuğumuz yarım saat sürdü.

Görüntüler muhteşemdi. Kafiledeki herkes fotoğraf çekme yarışına girmiş gibiydi.

O zaman, anı yaşamanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha düşündüm. Artık insanlar anda kalmak yerine, fotoğraflandırmayı tercih ediyordu!

Bizim kervan ile kısa yolculuğumuz, ay ışığı eşliğinde başladı, gün ışığı ile tamamlandı…

Eski zamanlarda kervanların ne büyük zorluklarla yol aldığını, bir nebze de olsa anladık! Günümüzde, bu kadar kısa bir yolculuk böyle meşakkatli ise, yüzyıllar önceki o çook uzun yolculukların nasıl olduğunu anlayabilmek çok zor!

Ama güzel fotoğraflar çekmedik mi? tabii ki çektik 😉

Bu yavru köpek de günümüzü güzelleştiren, unutmayacağımız ayrıntılardan biriydi!

Dönüşte aydınlanan çevreye baktığımızda, buranın aslında bir oteller bölgesi olduğunu fark ettik!

METEORİT SORUSUNUN CEVABI;

Çölde rehberimiz Anuar’a sordum, şöyle anlattı; “Dünyaya sürekli göktaşları düşüyor. Bunları normal doğada bulmak çok zor. Ama bir de çölü düşünün… Kum deryası üzerine düşen bir meteoriti bulmak çok daha kolay! O yüzden bu çevrede Meteorit arayan çok insan var. Bazı işletmeler de bu ismi kullanıyor.”

FOSİL CENNETİ!

Bölgenin bir başka özelliği de bol bol fosil barındırması. Şimdi çöl olan Merzouga ve çevresi eskiden okyanus altındaymış.

Bu yüzden bol bol deniz canlısı fosili bulunuyor.

Muhteşem görüntüleri hem hafızamız, hem de fotoğraflara kaydederek dönüş yoluna koyulduk.

Daha görülecek çok yer, yapılacak çok şey vardı.

Otelimiz ve bahçesi, gün ışığında ayrı güzeldi ama yeniden yola koyulmak zorundaydık!

Kadraja giren çöl kuşu da bonus olmuştu 😉

Ouarzazate’ye doğru yola çıkacaktık.  İlk durağımız, benim önerimle fosil müzesi, sonra Todgha kanyonları ve Dades kanyonunu ve bir kasbah’ı daha görecektik.

Sending
User Review
0 (0 votes)

YANITINIZI BIRAKINIZ